Lucky Strike Means Fine Tobacco



Sanırım Lucky Strike sevmek ve kutularını, afişlerini biriktirmek için sigara içmek gerekmiyor. Zira sadece kutusuyla veya amblemiyle bile kendini sevdirebilen bir sigara markası bence. Şu 'retro' kokan renkleri ve dairesel formuyla nasıl da güzel bir tasarımı var. Geçenlerde reklam afişlerini bulduğumda çok heyecanlandım. Hem sigara reklamlarının artık yasak olması, hem de zaten sevdiğim bir markanın yıllar öncesine ait ve artık iyi birer koleksiyon parçasına dönüşmüş afişleri olması dolayısıyla daha da çekici geldi. Özellikle afişlerin büyük çoğunluğunda kadınların ellerinde görmemiz de dikkat çekici. 70'lere ait Türkiye'deki sigara reklamlarına baktığımızda da aynı şeyle karşılaşıyoruz. Genelde sigara reklamlarında kadınlar kullanılıyor. Nedeni hakkında çok fazla yorum yapılabilir ama bunu analiz edecek değilim. Böyle eskilerden birçok afiş daha buldum. araştırmalarım da sürmekte. Devamını getireceğimden eminim.

tasarım kullanışlı olmalı mı?




Gördüğüm en yaratıcı fikirlerden bence. Ama günün herhangi bir saatinde elinizi aralarda bir kitaba atıp, şöyle bir göz gezdirmek isterseniz sanırım 5-6 tane kitap da peşinizden gelecektir. O kadar da pratik olmayıversin, süper fikir, çok güzel duruyor diyorsak da o zaman hemen orman yollarına.

Don't Worry

Dead Fred




Bu serinin bir parçasını ilk kez istinye park'ta bi dükkanda görmüştüm. Ama uçuk bir fiyat söyledikleri için ' bir gün param olunca alırım' diyerek çıkmıştım dükkandan. İnternette gezinirken bir sitede rastladım, hem de çok uygun fiyatları var her birinin. Devamına henüz rastlamadım, şimdilik üç parça sanırım. Olursa hepsi tamamlanmalı bence.

Pere Lachaise

Paris'teki Pere Lachaise mezarlığını gezmek için yarım günümüzü ayırdığımızda şaşırmıştım ama oraya varınca anladım ki aslında tüm gün ayırsak bile azmış. Birçok tanıdık simanın mezarlarının bulunduğu mezarlık Paris'in önemli turistik alanlarından biri. Türkiye'de yabancı olduğum bu durumu garipsesem de mezarlıktaki isim listesine baktığımda çok da mantıklı geldi. İlk olarak gözüme çarpan tabii ki Jim Morisson 'ın mezarıydı. Ardından Moliere, Marcel Proust, Edith Piaf gibi birçok ünlü ve ziyaretçisi bol mezar. Mezarlığın en ilginç bölümü ise yakın yıllarda mezarlıkta yer kalmayınca açılan yeni bölüm. İlk fotoğrafta gördüğünüz küçük mermer kutuların içinde üzerinde ismi yazılan kişinin külleri var. Yakılma işlemi de aynı alandaki bir binada yapılıyor. Bu arada mezarlığı merak edenleriniz varsa Paris'e gitmeye çok da gerek yok çünkü çok güzel bir siteleri var. Buyrun


Küllerin olduğu bölüm





Aşağıda gördüğünüz mezar taşı Jim Morrison'a ait. Ama şunu söyleyeyim ki o eski fotoğraflarda gördüğünüz gibi artık etrafı geniş ve boş değil. Bir çok büyük mezartaşının arasında ufacık kalmış. Zaten fazla da yaklaşamıyorsun. Herkes birbirini ezerek önünde fotoğraf çektirmeye çalışıyor. O hengamede çekebildiğim en doğru düzgün fotoğraf da buydu işte.


S&P





Sevdiceğimle gelecekteki evimize ilk defa bir eşya aldım geçenlerde. Güzel bir tasarımı olan tuzluk ve biberlik. Küçük bir detay gibi görünsede evimize yerleştiğimizde ilk arayacaklarımız içinde olacağı kesin ( mi acaba? neyse.. ) sonrasında farkettim ki tuzluk biberlik diyip geçmemek lazım, lakin çok değişik tasarımlar yapılıyor artık. Tüm bu yeni tasarımları bulduktan sonra, (özellikle de oval üç taş şeklinde olanlar )içim biraz burkulduysa da tuzluk&biberliğimizi hala çok seviyorum.

Bob Dylan says,



In harmony with the cosmic sea
True love needs no company
it can cure the soul
it can make it whole
if dogs run free.

Bob Dylan