Yanılsamalar Kitabı


'' hayatin icinden gecerken geride kendimizin 3 ya da 4 goruntusunu birakiriz, hicbiri otekine benzemez; onlari gecmisin sisleri arasindan goruruz; degisik caglarimizin portreleri gibidirler..'

Paul Auster'ın Yanılsamalar kitabını okumaktayım. Elimden kalem düşmüyor okurken. Her satırını not alasım geliyor. Evet, çok etkilendim.
Bu arada yukarıdaki fotoğrafı çeken Mark Mahaney.

Reserved for drunk drivers

gel artık ...


Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...

Ahmed Arif

Müze Mağazaları




Geçenlerde müze mağazalarıyla ilgili bir yazı okudum gazetede. Hakikaten İstanbul Modern, Garajistanbul, Sakıp Sabancı Müzesi gibi bir çok müzenin muhteşem mağazaları var. Ama şöyle bir düşündüğümde benim en keyif aldığım mağaza İstanbul Modern'de. Yukardaki aksesuarlar mesela. Bu seneki bienal kapsamındaki küçük 'tezgah'da da çok güzel tasarımlar vardı. Hatta bienalden hatıra bardak altlığı da almışlığım vardır. Herneyse, Sakıp Sabancı müzesinde ise çok güzel ve uygun fiyatlı ajandalar var. Yeni yıla yaklaştığımız şu günlerde hatırlatiyim dedim.

Kaçık kedi


İstanbul-İzmir arası yolda korku dolu bakışlarıyla asil kedicik 'kaçık' karşınızda. Haziranda çekmiştim bu fotoğrafı. İzmire giderken ki heyecanımı hatırlattı bana paylaşiyim istedim.

Vogue; 50's 60's






1960'lar ve 50'lerden Vogue dergisi kapakları.. Moda dergilerine ilgim tezimden. Bir türlü başlayamadığım ama aklımın bir köşesinde sürekli kafamı didikleyen tezim. Neyse bu arada ikinci kapak resmindeki malum Mia Farrow. Çok severim kendisini.

Bruno Benini

Bruno Benini isimli bir fotoğrafçının fotoğraflarndan biri. Açıkça söyliyim diğerlerini bilmiyorum. google'da şöyle bir baktım sadece. Bu fotoğrafla nerede karşılaştığımı hatırlamıyorum ama çok etkilenmişim belli. Kadının saç modeline rağmen gayet masalsı. Ayakkabılara da bayıldım. Özel günler dışında giyemediğim bir ayakkabı modeli olmasına rağmen, topuklu ayakkabılara karşı ayrı bir ilgim var itiraf edeyim. Çok da güzel tasarımlar yapıolar. Bir ara onları da koyacağım buralara.

Ya ben bugünlerde konularda sapmalara uğruyorum. Bir istikrarsızım ki sormayın.

Simpsons 20 yaşında!


Simpsons'da karşılaştığımız tüm karakterleri bir posterde toplamışlar, 20. yıl şerefine. İnsanın bir yerlerden bulup tekrar izleyesi geliyor. Hele ki hastaysanız ve bütün gün kadın programlarından başka bir şey bulamıyorsanız ilaç gibi gelirrr vallahi.

Televizyonu sadece geniş ailenin bilumum tekrarları ve yeni bölümleri için açmak lazım. Bir iki birşey daha var tabii haksızlık etmemek lazım. Misal sadece sevgili hocam Hülya Uğur Tanrıöver'in 'şeytanın avukatlığı'nı yaptığı ntv'ki on kadın programı. sırf hülya hocamız için başka gereksiz muhabbetlere maruz kalsak bile.. başka da vardır, ayy hatırlayamadım. konu nerelere geldi. burda bitireyim.

bu arada posteri incelemek için buradan buyruuun.

Edie Sedgwick


Öncesi ve sonrası. İlkinde heykel bölümünde öğrenciyken, ikincisinde ise Andy Warhol ile birlikte fabrikadayken.

Postmodern Western


''Some are born to sweet delight; some are born to endless night.'' William Blake

Jim Jarmush'un diğer filmlerinden ayrı bir yerde duran filmi Dead Man bazı yazarlarca postmodern western olarak tanımlanmış. Çok da yakışmış kanımca. İzlediğimde çok etkilendiğim, bir de üstüne hakkında yazılan yazıları okuyunca daha büyük bir heyecanla tekrar tekrar izlediğim bir film Dean Man. Ana karakterin adıyla filmdeki şiirlerin bağlantısını çözmem, üzerine yazılan eleştiri yazılarını okuduktan sonra olmuştu. Buraya yazmam da bir dergide filmin tekrar anılmasıyla oldu. Herkes sever mi bilmem, çok da sıkılan oluyordur eminim. Ama daha önce bir Jarmush filmi izlediyseniz ve sevdiyseniz mutlaka izleyin derim. Ha bi de Johnny Depp faktörü var tabii :)

doktor girmeyen evler için.



zamanında armut şeklinde kadın vucutları makbulmuş. ama elma şeklinde bir kadının hiçbir dönemde tercih edildiğini sanmıyorum. Herneyse, ben zaten bu illüstrasyonu kilo problemleri için paylaşmıyorum. Niyetim tamamen sağlıktır. Şu meşhur domuz gribi de değil derdim, bedenimi ne kadar hor kullandığımı anlamam ve bunu değiştirmeye karar vermemle ilintili. Size de tavsiye ederim.

want to be a winner?

Kasetler heryerde!



Malum artık kasetler de retro olan herşey gibi çok moda. Özellikle kaset şeklinde çantaları çok görüyorum mesela ben. ( bende de var mesela,çok da mutluyum) ama yukardakileri hiç görmemiştim. keşke bulsak da alsak. üçü de harika bence.

Monica Tormell



Üniversite 2de ben de mumlarla ilgili bi iş yapmıştım o geldi aklıma. çok etkileyici olmuyorlar mı yahu? hele buna bayıldım. bildiğim birçok sanatçı var mumlarla ilgili birçok işi olan ama bunları yeni gördüm internette gezinirken. çok güzelller! insan aynısını yapmak istiyor! salonun ortasına koymak istiyor. olmamı yani. yakmasak da faydalanmasak da salonumuzun bir köşesinde olsa fena olmamı. bence olma.

Bir nedeni yok, yalnızca öptüm.

...
çocukluğumdan söz etmek isterim sana, eğer sıkılmazsan. bir gün otururuz evde, ben sana hayatımı anlatırım dakika dakika. kaç yaşımdaysam, o kadar yıl sürer konuşmam. çay pişiririz. çaydanlığa su yerine votka koyarız sen dilersen. sonra da sen anlatırsın: sevdiğin filmleri, sevdiğin parçaları, sevdiğin canlıları, sevdiğin... hep sevdiğin şeylerden konu açarsın. ben sıkılmam. ben seninle sıkılmamayı seni ararken öğrendim. seni hayal ederken keşfettim sıkılmamanın azametini. bir insan, bir insanı sıkamaz. bir insan canı isterse sıkılır. hacimler açarım sana içimde, dolman için, oraya akman için. hacimler açarsın bana; çağlayarak gelirim. endişelenmen gereksiz,

bir nedeni yok. yalnızca öptüm.

...

La Science des Reves

Eternal Sunshine Of The Spotless Mind filminin yönetmeni Michel Gondry'nin 2006 yapımı filmi. Müzikleri de film kadar iyi eleştiriler alıyor. İzlemenizi tavsiye ederim açıkçası.

Fotomaton Aranıyor!


İstanbul sınırları dahilinde bir fotomaton aranmakta tarafımdan. Bir yerde bulmuştum ama gidip çektirene kadar kaldırmışlar. sevgili kalabalık izleyici topluluğum bildiğiniz bir tane var mı:)

Calvin Klein

Calvin Klein Jeans'e girdim geçenlerde. Yine seksen tane şey beğenip hiçbirşey almadan çıktım. Her zamanki gibi reklam kampanyalarını takip etmekle yetineceğim tabii ki. Çok da derdim değil aslında böyle içerlediğime bakmayın. Zaten Kate Moss'da durduğu gibi durmuyor bizde meret!!

Warhol says;

Lucky Strike Means Fine Tobacco



Sanırım Lucky Strike sevmek ve kutularını, afişlerini biriktirmek için sigara içmek gerekmiyor. Zira sadece kutusuyla veya amblemiyle bile kendini sevdirebilen bir sigara markası bence. Şu 'retro' kokan renkleri ve dairesel formuyla nasıl da güzel bir tasarımı var. Geçenlerde reklam afişlerini bulduğumda çok heyecanlandım. Hem sigara reklamlarının artık yasak olması, hem de zaten sevdiğim bir markanın yıllar öncesine ait ve artık iyi birer koleksiyon parçasına dönüşmüş afişleri olması dolayısıyla daha da çekici geldi. Özellikle afişlerin büyük çoğunluğunda kadınların ellerinde görmemiz de dikkat çekici. 70'lere ait Türkiye'deki sigara reklamlarına baktığımızda da aynı şeyle karşılaşıyoruz. Genelde sigara reklamlarında kadınlar kullanılıyor. Nedeni hakkında çok fazla yorum yapılabilir ama bunu analiz edecek değilim. Böyle eskilerden birçok afiş daha buldum. araştırmalarım da sürmekte. Devamını getireceğimden eminim.

tasarım kullanışlı olmalı mı?




Gördüğüm en yaratıcı fikirlerden bence. Ama günün herhangi bir saatinde elinizi aralarda bir kitaba atıp, şöyle bir göz gezdirmek isterseniz sanırım 5-6 tane kitap da peşinizden gelecektir. O kadar da pratik olmayıversin, süper fikir, çok güzel duruyor diyorsak da o zaman hemen orman yollarına.

Don't Worry

Dead Fred




Bu serinin bir parçasını ilk kez istinye park'ta bi dükkanda görmüştüm. Ama uçuk bir fiyat söyledikleri için ' bir gün param olunca alırım' diyerek çıkmıştım dükkandan. İnternette gezinirken bir sitede rastladım, hem de çok uygun fiyatları var her birinin. Devamına henüz rastlamadım, şimdilik üç parça sanırım. Olursa hepsi tamamlanmalı bence.

Pere Lachaise

Paris'teki Pere Lachaise mezarlığını gezmek için yarım günümüzü ayırdığımızda şaşırmıştım ama oraya varınca anladım ki aslında tüm gün ayırsak bile azmış. Birçok tanıdık simanın mezarlarının bulunduğu mezarlık Paris'in önemli turistik alanlarından biri. Türkiye'de yabancı olduğum bu durumu garipsesem de mezarlıktaki isim listesine baktığımda çok da mantıklı geldi. İlk olarak gözüme çarpan tabii ki Jim Morisson 'ın mezarıydı. Ardından Moliere, Marcel Proust, Edith Piaf gibi birçok ünlü ve ziyaretçisi bol mezar. Mezarlığın en ilginç bölümü ise yakın yıllarda mezarlıkta yer kalmayınca açılan yeni bölüm. İlk fotoğrafta gördüğünüz küçük mermer kutuların içinde üzerinde ismi yazılan kişinin külleri var. Yakılma işlemi de aynı alandaki bir binada yapılıyor. Bu arada mezarlığı merak edenleriniz varsa Paris'e gitmeye çok da gerek yok çünkü çok güzel bir siteleri var. Buyrun


Küllerin olduğu bölüm





Aşağıda gördüğünüz mezar taşı Jim Morrison'a ait. Ama şunu söyleyeyim ki o eski fotoğraflarda gördüğünüz gibi artık etrafı geniş ve boş değil. Bir çok büyük mezartaşının arasında ufacık kalmış. Zaten fazla da yaklaşamıyorsun. Herkes birbirini ezerek önünde fotoğraf çektirmeye çalışıyor. O hengamede çekebildiğim en doğru düzgün fotoğraf da buydu işte.


S&P





Sevdiceğimle gelecekteki evimize ilk defa bir eşya aldım geçenlerde. Güzel bir tasarımı olan tuzluk ve biberlik. Küçük bir detay gibi görünsede evimize yerleştiğimizde ilk arayacaklarımız içinde olacağı kesin ( mi acaba? neyse.. ) sonrasında farkettim ki tuzluk biberlik diyip geçmemek lazım, lakin çok değişik tasarımlar yapılıyor artık. Tüm bu yeni tasarımları bulduktan sonra, (özellikle de oval üç taş şeklinde olanlar )içim biraz burkulduysa da tuzluk&biberliğimizi hala çok seviyorum.

Bob Dylan says,



In harmony with the cosmic sea
True love needs no company
it can cure the soul
it can make it whole
if dogs run free.

Bob Dylan

artificiel & real

yeniden




uzun zamandır gitmediğim ve bir daha da gitmem diyerek büyük laflar sarfettiğim gloria jeans'e gittik bugün pınarla. aklıma sevdiceğimle gittiğimiz gün geldi. bedava içecek hakkımız var diye gidip 30 milyon ödeyerek çıkmıştık. bugün gitmemizin de yine böyle bir sebebi vardı. ama bu sefer başarıyla tamamlandı görev.

fotoğraflar ise sevdiceğimin objektifinden gloria jeans hatıraları, sene 2008.